Yapay Zeka (AI) İnsanlığın Sonu mu Olacak? Eşyalarımızı toplayıp evreni terk etme zamanımız gelmiş olabilir mi? Çünkü robotlar dünyamıza yerleşmeye başladılar bile. Hem de tam da bizim bildiğimiz, tanıdığımız hayatı yaşıyorlar. Yapay zeka, tüm düzenleri değiştirecek. İnsanlar, süper güçlerin köleleri ve hizmetlileri olacak. İnsanlar tarafından geliştirilmiş robotlar, evet. İnsanın bilinci hemen hemen hiç anlaşılamayan bir konsepttir. İnsan gibi düşünebilen makineleri yaratma kabiliyeti şimdilik ihtimal dahilinde olmayan bir düşüncedir. Teknoloji dünyasının dışındaki insanlar, yapay zeka ile ilgili iki radikal karşı görüşe sahiptir. Bu düşüncelerden biri yapay zekanın insanlığın en büyük bilimsel başarısı olacağı yönündeyken; diğer düşünce ise yukarıda bahsettiğimiz gibi insanlığın sonu olacağı yönündedir. Profesör Stephen Hawking –muhtemelen dünya üzerindeki en zeki insan- yapay zeka geliştirme konusunda insanların dikkatli olması gerekitği yönde bir açıklamaya sahip. Motor nöron hastalığı olan Stephen Hawking, vücudunu kötürüm bırakan kademeli bir felç geçirmiştir. Yalnızca bir adet yanak kası ile bilgisayarını kullanarak iletişim kurabilmektedir. İletişime geçmek için kullandığı bu bilgisayar, yapay zekanın en temel halidir. Stephen Hawking, kendisiyle yapılan bir röportajda yapay zeka ile ilgili şunları söylemiştir: ‘’Başlı başına hareket edebilecek ve şimdiye kadar görülmemiş artan bir oranda kendi kendini yeniden tasarlayabilecekler. Yavaş ilerleyen bir biyolojik evrim ile sınrlı olan insanlık, yapay zekaya sahip robotların kendilerinin yerini almalarıyla baş edemeyecektir.’’ Hawking’in bu ifadeleri Tekrarlayan insan bilincine doğru geri dünüşü olmayan bir yolda olduğumuzu desteklemektedir. Bir diğer kesim ise yapay zekanın bizim dünyevi aktivitelerimizden bağımsız olacağına inanmaktadır. Hatta belki bize şuan sahip olduğumuzdan daha güzel bir dünya sunabileceklerini öne sürmektedirler. Problem ise, yapay zeka geliştirmeyi geçim yolu haline getirmenin pek çok insanın o kadar da kötü bir şey olmadığını zannetmeleridir. Yapay Zeka Öğrenimi Google’ın bilgisayar uzmanı Raymond Kurzweil Google’a doğal dil algılama yeteneği kazandırmak için yardım eden kişiydi. Bir diğer deyişle Kurzweil’in işi, bir bilgisayara nasıl öğreneceğini ve insan konuşmalarını nasıl anlayacağını öğretmektir. Belki biraz da bilgisayarlara insanlarla konuşmayı öğretmek olabilir. Kurzweil’in iş tanımlamasının, yapay zekayı insanlığa karşı oluşan bir tehdit olarak görmemesi beklenmedik bir şey değil. Bir röğortajda; ‘’Yapay zekadan korkmuyoruz. Yapay zeka varoluşsal bir tehdit haline gelirse bu ilk olmaz. İnsanlık varoluşsal risk ile ben 1950’lerde sivil savunma eğitimi aldığım zamanlar sırasında oturan bir çocuk iken tanıştı. Savunmasız insanlık için yeni bir virüs yaratan biyoterapistin ihtimali ile benzerlik göstermektedir. Ateşin bizi ısıtııtığı ama köyümüzü de yaktığı zamanlardan beri teknoloji, her zaman iki kenarlı bir kılıç olmuştur.’’ Kurzweil’in nedenleri gibi, daha önce insanlık pek çok tehdit ile karşı karşıya kalmıştır. Yapay zeka bu tehditlerden yalnızca biri. Kurzweil yapay zekanın yalnızca bir ya da iki insanın elinde olamayacağını iddia etmektedir. Aksine, yapay zekanın geleceğinin bir ya da iki milyon insanın elinde olduğunu savunmaktadır. Aslında, Facebook ve Google’a üstünlük tanınarak iki dev güçlü şirketin ellerine çoktan geçmesi sağlanmıştır. Zeki makinelerden koşarak kaçma fikri yerine, yapay zekayı yönetmek daha büyük bir avantajdır. Pek çok insanın gözünde canlandırdığı olası en kötü senaryolardan biri ise biyoteknolojinin birkaç on yıl sonra yapay zekanın önüne geçebileceği savıdır. 1975’te gerçekleştirilen Rekombinan DNA’lar üzerine bir konferansta potansiyel tehlikesi ve alanların güvenli tutulması için strateji tasarlamak üzerine değer biçildi. Sonuç olarak orada elde edilen prensipler, o günden beri sektör tarafından revize edilmiş, çok iyi çalışılmışlardır. Son otuz dokuz yıl için kazayla ya da kasıtlı olarak gerçekleşen ve bu zamana kadar beklenen kayda değer bir problem yoktur. Tehlikeyi azaltmak için adımlar atıyor olmalıyız. Birbirinden farklı –devlet ya da diğer dev kurumlar kontrol edilmeyen- etik kurulları geliştirmeliyiz. Bu bakımdan, yapay zeka korkusunun arkasında çok daha büyük nedenler bulunmaktadır. Pek çoğumuz bunun insanlık için ne anlama geldiğini doğru anlamayız. Mesela şu ki, yapay zeka süper güçleri olan bir robot ırkı yaratmayacak, Kurzweil bunun bizim gerçekliğimizi arttıracağını düşünmektedir. Akıllı telefonların, Google gözlüklerinin dünyasında herkes her an erişilebilmektedir. Buna Kurzweil’in de sürekli bahsettiği konsept olan tekillik denmektedir. Genel bilinen tabiriyle tekillik, bir kişi ya da bir şeyle ilgili fark edilebilir bir durumdur. Ya da biri ya da bir şeyde olan sıradışı dikkat çekici bir özelliktir. Fakat teknoloji dünyasında, tekillik kelimesinin başka bir anlamı vardır. Teknolojik tekillik düşüncesi 1950’lerin sonunda büyümeye başlayan, teknolojideki hızlı ilerlemenin kontrolden çıkmasının yaratacağı etkilerin korkusudur. İlerleyen yapay zeka üzerindeki tüm bu zorlayıcı çalışmalar, sonuç itibariyle insan yeteneklerinin sınırlarını aşacaktır. Yapay zekanın ardındaki bu korku hayatlarımıza etkisini anlayabilme acizliğinden kaynaklanmaktadır. Anlayamadığınız bir şeyi tanımlayamazsınız. Yapay zeka korkusu ve zamansız tekillik de bunun da kanıtıdır.