Bir Uygulama Kullanılmazsa Var Olur mu? Uygulamaların popüler olduğu kadar, uygulama kullanmayı bırakmalar da bir o kadar da yaygındır. Fakat kullanıcıları uygulamaya yeniden adapte etmenin bazı yolları vardır. Bir uygulama kullanılmazsa var olur mu? Bu, özellikle pazarlama bütçelerinin uygulama indirmelerine odaklı olduğu uygulama yayıncıları için, oldukça dokunaklı bir sorudur. Ve kaç tane uygulamanın açılma ve kullanılmasını ölçüyoruz? Uygulama savaşlarının sık sık unutulan ikinci yarısı bağlanmıştır, hatta daha da önemlisi, “yeniden” bağlanmıştır. Dikkat çekici bir şekilde, 2015 yılında küresel kullanıcıların %25’i yalnızca bir oturum açtıktan sonra uygulamayı kullanmayı bırakmış. Bu davranış, araştırmalara göre bazı ülkelerde %37’ye kadar yükselmiş. Yükleme Yapmaktan İnternet Perakendeciliğine Bir uygulama satış kanalı olarak kullanıldığında, müşterinin uygulamayı indirmesi ile mağazayı hızlıca terk etmesi hemen hemen aynı davranışlardır. Müşterinin mağazayı ziyaret etmesi için uygulamayı açması yeterlidir. İşi devam ettiren, yapılan gerçek satışlardır; bu nedenle mağaza trafiği oldukça önemlidir. Bir uygulamayı geliştirmenin ve pazarlamanın maliyeti anlamlı ve kayda değer olmalıdır. Yine de, kullanıcılar uygulamaya bağlı bir satın alma gerçekleştirmedikçe, uygulamayı indirmek markalar için pek de bir şey ifade etmiyor. Mağaza dışından daha fazla kullanıcı toplama amacı güden kampanyalara yatırım yapmak yerine halihazırda etrafta dolaşanları içeri davet eden e-ticaret uygulaması daha anlamlı olmaz mıydı? Ayrıca, mücadeleyi kazananların yarısını oluşturan başıboş kullanıcıların zaten uygulama kullandıklarını da unutmamak lazım. Bu da yeniden bağlama konusunu olmazsa olmaz 3 madde altında topluyor : 1. SDK Entegrasyonundan Korkmayacaksın! SDK, programcıların özelleştirilmiş bilgisayar uygulamaları geliştirmelerine ve bu geliştirdikleri uygulamaları çeşitli işletim sistemlerine adapte etmelerine izin veren bir yazılım geliştirme kitidir. Pek çok uygulama yayıncısı, kullanıcı aktivasyonlarının değerini anlayabilmek için moda markalarının, online seyahat acentalarının ve pazar alanlarının arasında sıkışıp kalmıştır. Sonunda, tek bir sebepten dolayı uygulanabilir pazarlama teknolojilerini reddetmeye bir son vermişlerdir : yazılım geliştirme kiti tabanlı entegrasyonları yapmak için gönülsüz olmaları. Bu, pazarlayıcıların entegrasyon gerekliliklerinin ne olduğuna dair kavram yanılgıya düşmelerinden dolayı çoğu kez sebep olarak gösterilmektedir. Asıl odaklanmak gereken nokta her zaman olduğu gibi iyi bir müşteri deneyimi sağlayabilmektir. Eğer teknoloji bunu başarabilir ve yatırımlardan geri döünş sağlayabilirse uygulama için ısrarcı olmak faydalı olacaktır. Ayrıca, SDK entegrasyonu son derece dolambaçsız ve hızlı olabilir. Sektördeki işini bilen reklamcılar bunu zaten sağlamaktadırlar. Göz önünde bulundurulması gereken bir diğer nokta ise uygulama içi yeteneklerin etkinliğini sağlayabilmek için doğru entegrasyon partneri seçmektir. Zayıf bir SDK’nın uygulama yükleme süresine etkisi olmayacağından, müşterinin uygulama üzerindeki deneyiminin de başarılı olması beklenemez. 2. Derin Linkleme Yapmalısın Tıpkı masaüstü ve mobil pazarlamada olduğu gibi, uygulama içi pazarlamanın da ihtiyacı olan, bireylerle etkili bir iletişim kurabilmek için kişiselleşmek. Kişiselleşmenin de ilk adımı, müşteriyi anlayabilmektir. Kullanıcıların uygulama için hareketlerini analiz etmek bu noktada oldukça önemlidir. CRM ile birleşik veri, reklamcılara uygulama dışından kullanıcı bulmayı mümkün kılar ve onları pazarlama teknolojilerinden faydalanarak elde etmelerini sağlar. Kullanıcı tanımlandıktan sonra, kullanıcıya kişiselleştirilmiş yaratıcı bir derin linkleme gösterebilmek de aynı derecede önemlidir. Derin linkleme, reklamcıların müşteri ihtiyaçlarını görebilmelerini sağlar, uygulama deneyimini iyileştirir ve dolayısı ile dönüş olasılıklarını arttırır. 3. Uygulama İndirmelere Takılmamalısın Uygulama başarıları genelde yükleme başına maliyet (CPI) miktarına göre ölçülür. Uygulama indirme sayısı, indirdikten sonra bir kez bile açıp kullanmayan kullanıcıları da içeren, aldatıcı iyimser bir resim çizer. Bu metrikler uygulamanın indirme başarısını ölçebilir; fakat uygulamanın iş için nasıl bir değer ortaya çıkardığına dair herhangi bir şey vermez. Bu nedenle pazarlayıcılar asıl olarak uygulama başarısını ölçebilmek için, aktif kullanıcılara odaklanmalıdırlar. Dolayısı ile kampanya yatırımları da uygulama indirmelerden kullanıcıyı yeniden bağlamaya kaymalıdır. Dünyada reklamverenler kampanya yatırımlarını kullanıcıları yeniden bağlamaya ve markanın masaüstü ve mobil sitesine geri getirmeye ikna etmeye odaklı yapıyor bile. Bu tarz kampanyalar, en verimli, nakit-pozitif aktiviteye sahip olma eğilimindedir ve günümüz pazarlama planları için kalıcı bir fikstür oluşturmalıdır. Sonuç olarka bir uygulama, içerik erişimi sağlamayı seçen kullanıcılar için basit bir giriş alternatifinden başka bir şey değildir.